Adını koymakta ve anmakta artık güçlük çekiyorum!..
90 kuşağı ve çok çok öncesinin, göğsünü gere gere, ballandıra ballandıra, anlattığı ve dilinden düşüremediği kentin adıdır İznik!..
“Cennet İznik, Yeşil İznik, Masmavi İznik, Tarihi İznik, Kültür şehri İznik, Turizm cenneti İznik, Bakir İznik, Mitolojik İznik, Romalı İznik, Bizanslı İznik, Selçuklu İznik, Osmanlı İznik, Çinili İznik, vs…”
Daha pekçok isim ve anlatılmaz tarifler..
Bugün dönün arkanıza bir bakın, yukarıda ki onlarca isimden geriye kalan tek bir İznik var mı?..
Yok!.. Kalmadı!.. Tükendi!.. Bitti!..
Geriye; Moloz İznik, Beton İznik, Talan İznik, Gürültülü İznik, Karmaşa İznik, Uyuşturucu İznik, Satlık İznik, Parsel İznik, Emlak İznik, vs…
Değerlerimize sahip çıkamamanın ve buna da kimsenin dur demiyeşine duyduğum acı taa, yüreğimde…
Para kazanmak uğruna doğup, büyüdüğü kenti betonlaştıranlar, her karış toprağını yabancıya satanlar, bu kentin anılarını da bir bir yok ettiğinin farkında mı? Toprak Ana’nın ağladığını, yem yeşil ağaçların sessiz çığlığını görüp duyuyor mu?
Arkalarında felakete sürüklenen bir İznik bırakıyorlar, farkında değiller…
Gelecek nesillere nefes almaktan uzak bir İznik bırakıyorlar farkında değiller…
Gözle görülen, tarifi mümkün olmayan, asırlık çınarı kesiyolar, katlediyorlar!..
Yarınlar için belki de adını dahi unutacağımız bir tarih bırakıyorlar…
Neden ve niçin tüm bunlar peki?..
Neden kimse haykırmıyor, dur demiyor?..
Toplumca hassasiyetimizi mi yitirdik, olaylara ve hadiselere olan tepkimize ne oldu?..
Tüm bunlara mani olan ne?..
Bu kadar mı yozlaştık, bu kadar mı çevremize karşı duyarsızlaştık…
Bu betona ve talana artık dur deyin!..
Yoksa yarınlara adına “El Fatiha” okuyup, gömün gitsin diyeceğimiz bir İznik bırakacağız!…
Herkesi İznik için duyarlı olmaya çağırıyorum…
Halil Ataş yazdı..