Marmara bölgesi’nin en önemli ormanlık ve doğal alanlarından biri olan samanlı dağlarında, Yuvacık RES projesi adıyla Türkiye’nin en büyük rüzgar enerjisi santralleri kuruluyor. Danimarka bu tehlikenin farkına vardı. Rüzgar enerjisi tüm projelerini 2015’ten itibaren askıya aldı.
Yuva Enerji Yatırım Üretim ve Ticaret AŞ, Sakarya, Bilecik ve İzmit ve İznik’te 130 RES kurmak için harekete geçti. İlk projede bu santrallerden sadece 5 tanesi İznik’te bulunuyordu. Ancak, diğer illerden gelen tepkiler üzerine proje değişti ve 53 santralden 30’unun İznik’in Hacıosman, Gürmüzlü, Çandarlı, Tacir, Sarısu, Kırıntı ve Kutluca köylerine yapılması kararlaştırıldı. Firma ÇED Gerekli Değil raporu da aldı.
HAYVAN YAŞAMI TEHLİKEDE
Ulaşım imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle hala vahşi orman niteliğini koruyan ve içerisinde yüzlerce tür canlıyı barındıran doğanın kısa süre içerisinde şantiye alanına dönmesi beklenirken, binlerce canlının da yaşamı son bulacak.
50 METRE GENİŞLİKTE YOL
İznik’e 30, Gölcük’e 23 olarak projenin son halini aldığını söyleyen vatandaşlar, temiz enerji üretilmek adına diye bütün ormanın yok olacağını vurguladılar. RES’lerin kurulacağı bölgelere giden orman yollarının bu malzemelerin ve araçların geçmesi için uygun olmadığını, bu nedenle 50 metre genişliğe çıkartılacak şekilde genişletileceğini belirtiliyor. Açılacak yollar ile ormanın tamamen yok olacağına dikkat çekiliyor.
Die Welt’ten Daniel Wetzel’in haberine göre:
“Sağlık Endişesi: Rüzgar enerjisi insanlar ve hayvanlar için ne kadar tehlikelidir?
“Welt am Sonntag”ın bildirdiğine göre, bu soru Danimarka’da rüzgar santrallerinin yapımını neredeyse durma noktasına getirdi. Almanya’da da rüzgar enerjisi projeleriyle ilgili şüpheler artmakta.
Danimarka rüzgar enerjisi teknolojisinde öncü bir ülkedir ve ulusal enerji kapasitesinin yüzde 39’dan fazlasını rüzgar enerjisinin oluşturduğu bu ülke bu alanda dünyanın öncü ülkesidir. Ancak bununla birlikte, bu gelişim düşmektedir.
Hayvanlar öldürülmek zorunda kalındı
Rüzgar enerjisi ile ilgili artan bu şüpheciliğin başlangıç noktası, 2013 yılı sonunda Danimarka Vildbjerg’de bir vizon çiftliğinde meydana gelen kazaydı. Çiftliğin arkasındaki santralin ilk çalışmasında bile hayvanlar huzursuzlanmaya başladı. Ertesi sabah santral çalışmayı durdurduğunda, hayvanların 100’den fazlasında derin yaralar vardı, ki bu da onların öldürülmesine sebep oldu.
Sağlık üzerindeki sonuçları hakkında yapılan devlet soruşturması bu konuda rehberlik sağlayacak.
Rüzgar türbinlerinden gelen infrasound (sesötesi) hayvanları çıldırtabilir mi? Ve dolasıyla, insanların sağlığını da riske atabilir mi? Danimarka’da çevre bilinci hakkındaki belirsizlik hiç bu kadar fazla olmamıştı.
Infrasound’ın (Sesötesi) sağlığa etkileri araştırılacak
Danimarka Rüzgar Endüstrisi Birliği Başkanı Jan Hylleberg’in söylediğine göre, “Die Welt”e nazaran Danimarka belediyelerinin çoğunluğu yeni rüzgar santralleri planlarını askıya aldı. Infrasound’un (sesötesinin) sağlığa etkileri hakkında devlet çalışmaları tamamlanana kadar beklemek istiyorlar. 2013’te yeni rüzgar türbinleri neredeyse toplam 700 megawatt kapasitedeyken, bu değer geçen yıl sadece 67 megawatt idi. Almanya’da da bunlarla ilgili şüpheler artmakta.
Almanya’da şüpheler hızla artıyor
Danimarka’da rüzgar enerjisi gelişimine ilişkin son çekinceler, giderek Almanya’yı da etkiliyor. Şu an “dünya”ya göre 500’den fazla rüzgar enerjisi projesi girişimi var ve rüzgar türbinleri sadece doğayı etkilemekle kalmıyor.
Bu konudaki eleştirmenler rüzgar türbinlerinin havada oluşturduğu sallanmaların sağlık sorunlarına yol açtığını kanıtlayan çalışmaları referans olarak gösteriyor. Bu sebeple, sürekli olarak infrasound’a (ses ötesine) maruz kalan kişiler uyku bozuklukları, baş ağrıları, konsantre olma güçlükleri, kulak çınlaması, bulantı, kalp ritminin bozulması ve anksiyete ile mücadele etmek zorunda kalabiliyorlar.” (Die Welt)