liste cote et match fdj liste cote et match fdj liste cote et match fdj liste cote et match fdj application parions sport application parions sport pmu parier en ligne liste de parions sport liste de parions sport cote au foot cote au foot cote au foot tΩlΩcharger parions sport tΩlΩcharger parions sport tΩlΩcharger parions sport tΩlΩcharger parions sport jetx jeux jetx jeux jetx jeux betradar finalbahis ajaxbet plinko france plinko france plinko france plinko france plinko france jeux du poulet demo jeux du poulet demo mystake jeux du poulet mystake jeux du poulet casino dice casino dice casino dice casino dice casino pour francais lirabet pusulabet tulipbet tulipbet tulipbet tulipbet tulipbet tulipbet lirabet lirabet lirabet lirabet masterbetting masterbetting pusulabet pusulabet pusulabet pusulabet pusulabet dinamobet dinamobet meilleur site casino en ligne francais meilleur site casino en ligne francais casino en ligne sur casino en ligne sur casino serieux casino serieux jeux casino reel site de jeux casino en ligne casino en ligne fiable francais casipol diyarbet diyarbet etabet etabet etabet yanbahis betfokus lordbahis lordbahis parobet meilleur site de jeux casino en ligne twinplay istanbulbahis pin-up ligobet mobil 1xbet üyelik bizbet üyelik grandpashabet giriş betgoo rexabet casino sΩrieux elexbet etorobet etorobet etorobet surfbet limrabet betbey trendbet aspercasino aspercasino aspercasino restbet pasgol betebet starda süpertotobet betandreas betbaba betwinner atlantisbahis dumanbet

“Artık çocukların ceplerinde fındık-üzüm yok, ‘Şeker’ ile kandırılan toplum”

SAĞLIK

Cumhuriyet döneminde kurulan şeker fabrikaları satılıyor. Pancar üreticisinin adeta sonu hazırlanıyor. Şeker fabrikaları satılır, pancar üretilmez hale gelirse, toplum nişasta bazlı şekere mahkum edilir. Filiz Salıcı, Türk Halkını sinsice zehirleyecek o tehlikeyi kaleme aldı.  

İşte Salıcı’nın o yazısı..

Merhaba dostlar,

Yarından tezi yok, okulların paydos zillerini çaldığı saatlerde çarşıya bir uzanın… Eğer zaten oralardaysanız, okul bahçelerinden akın akın çıkan çocuklarımızı, gençlerimizi şöyle bir durup seyredin; şişmanlığın, obezitenin nasıl bir salgın gibi yayılmış olduğunu göreceksiniz. Gencecik bedenler hızla yağlanıyor ve şimdiden her türlü hastalığa açık bir zemin çocuklarımızı, gençlerimizi ve de toplum sağlığını tehdit ediyor.

Çocuklarımızı seyrederken bir de şuna dikkat edin lütfen, ellerinde tuttukları, yedikleri atıştırmalıklara… Bunların hemen hepsi raf ömrü olan endüstriyel ürünler veya aşırı karbonhidrat içeren hamurlu, şekerli besinler…

Artık çocukların ceplerinde fındık-üzüm yok, iğde ve keçiboynuzu çoktan unutuldu, bahçeden koparılmış bir ayvayı, bir muşmulayı dişlemiyorlar, bahçe duvarında oturup ellerine bir taş alıp ceviz-badem kırmıyorlar… Market rafındaki cipsler, barlar, şekerlemeler, bisküviler, gazlı içecekler var ellerinde… İşte sağlıksız bir topluma giden yoldaki ilk adımlar.

Sevgili anneler-babalar nereden başlamalı, nasıl anlatmalı? Bu o kadar geniş o kadar uzun tarihe yayılan bir konu ki; İsterseniz bu süreci başka bir yazı konusu olarak saklayıp bugün sadece tehlikenin büyüklüğüne vurgu yapalım. “mısır şurubu”, ”nişasta şekeri” denilen ürünü duydunuz mu? Hani GDO’lu mısırdan hibrit mısırdan elde edilen kimyasal katkı maddeleri içeren endüstriyel ürünü? Hani İznik gölünün kıyısında Cargill adlı dev dünya tröstünün kurduğu fabrikada, gölün suyunu kullanarak, kirleterek çalışan fabrikada üretilip, teneke teneke tatlıcılara, pastanelere ve hazır gıda üreticilerine satılan ürünü…

Dostlarım,

Daha düne kadar kendi toprağımızda, kendi alın terimizle yetiştirdiğimiz şeker pancarımızdan elde edilen şekerle tatlanan sofralarımız, hanidir uluslararası şirketlerin ne idüğü belirsiz denetimsiz yapay tatlandırıcıları ile zehirleniyor.

“Nişasta bazlı şeker, mısır şurubu” denilen bu zehir; insan vücudunda pankreastan karaciğere, gözden kalbe her organa bir tokat vurup geçiyor. Şeker hastalığının, gizli diyabetin, kalp-damar hastalıklarının, alzheimer ve bir türlü açıklanamayan kısırlığın sebebi bu maddedir dostlar. Bu arada Avrupa’da kişi başına 1-1.5 kilo ile sınırlanan bu zehirli sıvının “mısır şurubu” nun Türkiye’deki tüketimi –sıkı durun- kişi başına 6 kilograma dayanmıştır.

Toplumumuz, çocuklarımız hızla zehirlenmektedir.

Çok masum gibi görülen her paket bisküvide, şekerleme, gofret ve çikolatalarda, vitrinlerde imrenerek baktığımız her tepsi tatlıda, renkli paketlerde satılan cips ve benzeri ürünlerde ve daha yüzlerce gıda maddesinde şakır şakır kullanılan mısır şurubu, toplumumuzu tanksız tüfeksiz teslim olacak bir afete dönüşmektedir.

Dostlarım,

Bu satırları yazarken hüzün içindeyim. 1926’da kuruldu ilk şeker fabrikamız, Alpullu’da… Hemen arından Uşak, Eskişehir, Turhal… Sayıları 27’ye ulaştı şeker fabrikalarımızın, Cumhuriyet’imizin yüz aklarıydı, kooperatifler kuruldu, birlikler oluştu. Anadolu’nun Karadeniz hariç hemen her bölgesine pancar tarımını, istihdamı götürdü şeker fabrikalarımız, anamızın ak sütü gibi helal, kendi topağımızın, kendi çiftçimizin, kendi işçimizin nasırlı ellerinin emeğini yedik on yıllarca, çocuklarımızı öyle büyüttük.

Şimdi bizi kendi vatanımızda, kendi gölümüzün kenarında kurdukları bir fabrikada üretilen bir zehire mahkum ettiler.

Uyanın ey anne-babalar, uyan Türk halkı. Sinsice zehirleniyorsun, geleceğin tehdit altında!

UYAN VE DİREN!..

http://addiznik.org/Yazar/5/4

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.