Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 12 günlük savaşın ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ve İsrail arasında “tam ve eksiksiz” ateşkes sağlandığını bildirmesi üzerine açıklamalarda bulundu.
Kemal Okuyan X sosyal medya platformu üzerinden yaptığı paylaşımda yürürlüğe girdiği söylenen ateşkesin İsrail’in kendini savunma yeteneğinin ürünü olduğunu, ekonomik ve toplumsal açıdan İsrail’in İran’dan gelen füzelere uzun süre tahammül etmesinin mümkün olmadığını ifade etti.
Trump’ın kalıcı bir barış sözünün karşılığı olmadığını vurgulayan Okuyan savaşların ancak halkların ayağa kalkmasıyla durdurulabileceğini belirtti.
Okuyan, “Ne kadar süreceği belli olmayan bu ateşkes süresince ya da başka bir bölgede yeni bir çatışma patlamadan önce halkımız açısından hem güvenlik sorunu oluşturan hem de siyasi ve ahlaki bir yük olarak görülmesi gereken NATO üyeliği, ABD üsleri ve bu üslerde bulunan nükleer silahlar konusunun gündeme gelmesi, tartışılması ve mahkum edilmesi gerekmektedir” diyerek TKP’nin NATO ve emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltme çağrısını yineledi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın açıklamasının tamamı şu şekilde:
“Bugün yürürlüğe girdiği söylenen ateşkes, İran’ın İsrail’e karşı kendini savunma yeteneğinin ürünüdür. Saldırganlığıyla İran’da çok daha büyük bir yıkıma neden olsa bile derinliği olmayan İsrail’in ne ekonomik ne toplumsal açıdan İran’dan gelen füzelere uzun süre tahammül etmesi mümkün değildi.
Savaşı tırmandırarak İran’a diz çöktürtmeyi deneyebilirlerdi. Nasıl sonuçlanacağı belli olmayan bu seçenek yerine şimdilik ABD ile birlikte stratejilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Ancak Trump’ın “bu barış kalıcıdır” sözünün hiçbir karşılığı bulunmuyor.
12 günlük İsrail-İran savaşı, Filistin’den, Lübnan’dan, Suriye’den ve diğer gerilim başlıklarından bağımsız değil. Ateşkes ilan edildiği sıralarda NATO üyesi ülkeler silah harcamalarını radikal bir biçimde artırma kararı aldı. Emperyalist sistem “sıcak çatışmalar” dönemine çoktan girdi. Savaşlar Trump’un sosyal medya paylaşımlarıyla değil, halkların ayağa kalkıp, savaşların nedenlerini ortadan kaldırmasıyla durdurulabilir.
Şu anda yapılabilecek en büyük hata, rehavete kapılmak ve “bunu da atlattık, 12 günde bitti” demektir. Ne kadar süreceği belli olmayan bu ateşkes süresince ya da başka bir bölgede yeni bir çatışma patlamadan önce halkımız açısından hem güvenlik sorunu oluşturan hem de siyasi ve ahlaki bir yük olarak görülmesi gereken NATO üyeliği, ABD üsleri ve bu üslerde bulunan nükleer silahlar konusunun gündeme gelmesi, tartışılması ve mahkum edilmesi gerekmektedir.”