İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifine tepki gösterdi. Kanuna en şiddetli biçimde karşı olacaklarını belirten Kavuncu, “Bir ülkenin kaynakları o ülkenin vatandaşları için elbette kullanılır. Bizim itirazımız bu kaynakların denetimsiz kullanılması ve doğanın talan edilmesi” dedi.
Terör örgütü elebaşı Öcalan’a yapılan çağrıyla başlayan süreç kapsamında, teröristlerin silah bırakma sürecine dair çıkan haberler sorulan Kavuncu, “Ömür boyu hapis cezası almış bir terör örgütü liderinin başını çektiği bir süreçten Türkiye’ye bir hayır gelmez” yanıtını verdi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifine değinen Kavuncu, “Bu kanunun geçmemesi için elimizden geleni yapacağız. Teklife en şiddetli şekilde karşı çıkacağız” dedi.
Teklifle ilgili TBMM’de kendilerini ziyaret etmek isteyen bazı STK’ların engellendiğini aktaran Kavuncu, kanun maddesinin şeffaflıktan, denetimden, karşılıklı görüş alışverişinden uzak bir şekilde komisyonda konuşulduğunu söyledi.
Diğer komisyonları da ilgilendirmesine rağmen teklifin tek bir komisyonda görüşüldüğünü dile getiren Kavuncu, TBMM İç Tüzüğü’nün 23. Maddesi’nin ihlal edildiğini savundu.
Yapılması gereken etki analizinin de kanun teklifinde gerçekleştirilmediğini ekleyen Kavuncu, “Anayasayı değiştirelim diyenler önce kanunlara uyacaklar. Cumhurbaşkanı’nın aldığı ve Resmi Gazete’de yer alan bu etki analizine daha kendileri uymuyor. Etki analizi çok önemlidir. Bir teklifin memlekete neler getireceğini ve memleketten neler götüreceğini somut olarak ortaya koyar” değerlendirmesini yaptı.
Kanun teklifine neden karşı olduklarını anlatan Kavuncu, “Biz vahşi madenciliğe karşıyız. Bir ülkenin kaynakları o ülkenin vatandaşları için elbette kullanılır. Bizim itiraz ettiğimiz bunların kullanılması ve milletimizin refahına katkı sağlayacak şekilde değerlendirilmesi değil. Bizim itirazımız bu kaynakların çok vahşi, denetimsiz ve tek bir kişinin iki dudağının arasına sokulacak şekilde kullanılması ve doğanın talan edilmesi” dedi.
Kanunun teklifinin yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması – teşvik ve yatırım süreçlerindeki bürokratik süratin arttırılması için gündeme geldiğini hatırlatan Kavuncu, “İzin süreçleri hızlansın diye de ÇED raporlarını ortadan kaldırıyorlar. Devlet doğayı tahrip etme riskini göze alacak bir biçimde bu teklifi gündeme getirdi.” şeklinde konuştu.
Kavuncu, “Madenler bir ülkenin vatandaşlarının refahı için elbette kullanılır ama bunu doğayı yok edecek bir biçimde yapamazsınız. Bunu engelleyecek tek mekanizma denetim, şeffaflık ve ilgili kurumların çalışmasıdır. Bu kanun ne yazık ki bunun önüne geçmektedir. Bu yüzden teklife karşıyız” dedi.
Düzenlemede çevre hukuku, anayasal mülkiyet, katılımcı denetim, idari şeffaflık gibi başlıkların yer almadığına işaret eden Kavuncu, “Birçok madde doğal kaynakları özel sektörler rehine sınırsız bir şekilde tahsis etmeyi kolaylaştırırken, kamu yararını gözeten denetim ve izin süreçlerinin işlevleri yok edilmekte.” ifadesini kullandı.
Kavuncu, anayasa ve çevre hukukuna aykırı bir biçimde teklifle birlikte önce izin sonra denetim şeklinin ortaya koyulduğunu ekledi.
Teklif içerisinde karar alma süreçlerinde yer alması gereken yerel yönetimlerin, meslek kuruluşlarının, bilim insanlarının ve STK’ların bulunmadığına işaret eden Kavuncu, “En çok itiraz ettiğimiz maddelerden biri de Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlığında kurulmuş bir kurula verilen yetkidir. Bu yetki mali, hukuki, idari denetimlerden de muaf” dedi.
Maden ve Petrol Genel Müdürlüğü’ne talep edilmesi durumunda Orman Genel Müdürlüğü’nde bedelsiz çalışma izni verilmesinin de teklifte yer aldığına dikkat çeken Kavuncu, genel müdürlüğün de kendisine verilecek bu izni özel sektere aktarabileceğine işaret etti.
Kavuncu, “Bunlar bizim teklife itiraz etmemizdeki ana gerekçeler. İktidarın bu konularda ne kadar şaibeli olduğunu gördük. Kaz Dağları’na gittik. Altın arama ruhsatına sahip bir firmanın Danıştay’ın kararına rağmen ağaçları nasıl kestiğine şahitlik ettik. İliç’te yaşananların ise acısı halen taze” diye ekledi.
Çözüm için bağımsız denetim, planlama, yenilebilir enerji vurgusu yapan Kavuncu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik eleştirilerde de bulundu.
Kavuncu “Bu sistemin çalışmadığı artık çok net ortaya çıkmıştır. Bu sistem kurulduğundan bu yana ülkemize verdiği tahribatın tavan yaptığı bir yılı yaşıyoruz. Parlamenter sistemden uzaklaşmanın sonuçları çok net olarak görülmeye başlandı. Bütün bunların sebebi birçok kararın tek bir merkezde toplanması. Gelen kanun teklifleri bile bakanlıklardan değil saraydan geliyor. Bu sistemin Türkiye’ye nasıl zarar verdiğinin net olarak herkes tarafından görülmesi ve bu sistem değişikliğinin de gerçekleşmesinin şart olduğunu söylüyoruz” şeklinde konuştu.
AK Partili ismin AVM alım-satımı
Basın toplantısı ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kavuncu’ya, AK Partili eski milletvekili Vahit Kiler’in, Halkbank’a sattığı AVM’yi yarı fiyatına geri aldığı yönündeki haberler hatırlatıldı.
“İktidarın bu konuda gördüğümüz ilk şaibesi değil” diyen Kavuncu, “Daha önce medya organlarını satın alırken de aynı yöntemi kullandı. Sizlerin ödediği vergilerle ayakta kalan devlet bankalarından alınan kredilerle, kendi siyasi geleceğini tahkim edebilmek için bir takım özel şirketleri satın aldı. Bu kimin parası? Bu milletin parası. Bu bizlerden giden vergiyle yapılan belli kişilerin zengin edildiği ama iktidarın da önünü açan bir tutum. Bu kabul edilemez. Bu adli bir konudur. Hukuk önünde de hesap verilmesi gerekir. Müdahale edilip el konulması gerekiyor” ifadesini kullandı.
Teröristlerin silah bırakma sürecinin başlayacağına dair haberler
Terör örgütü elebaşı Öcalan’a yapılan çağrıyla başlayan süreç kapsamında, teröristlerin silah bırakma sürecine dair çıkan haberler ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ve DEM Parti heyetinin önümüzdeki günlerde gerçekleşecek görüşmesi sorulan Kavuncu, Pençe Kilit Operasyonu bölgesinde düzenlenen terör saldırısı ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in yanıtlaması istemiyle verdikleri soru önergesine cevap alamadıklarını hatırlattı.
Kavuncu, “Biz nasıl bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu terör başının bildirilerinden ve beyanlarından anlayabiliyoruz. Resmi bir açıklama yok. Bakın burası Gazi Meclis. Cumhuriyet ilan edildikten sonra elbette demokrasiyi var edebilmek için çok çaba gösterilmiş. Bu mücadeleler verilirken trajik birtakım hadiseler de yaşanmış. Ama biz günün sonunda demokrasiyi var etmişiz. Ülkemizde milli bir kimliği var etmişiz. Bölgeye baktığınız zaman da her şeye rağmen huzurlu bir şekilde yaşayabilen, diğer bölge ülkelere kıyaslandığında demokrasinin de belli bir seviyede olan bir ülkeyiz. Biz bunu Cumhuriyet’e, kurucu değerlere borçluyuz. Bunun yıpratılması, ülkemizin paramparça edilmesi anlamına gelir” dedi.
Sürecin, bir terör örgütü liderinin muhatap alınarak ilerletilmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kavuncu, “İsminde bile uzlaşamadıkları bir komisyondan bahsediliyor. Başlarken içinde olmadığımız, bize sorulmayan ve ortasında ‘hadi gelin bu işe siz de ortak olun’ denilen komisyonla ilgili Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu da tavrımızı çok net ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu sürece ortak olmayacağız” diye ekledi.
Kavuncu, “Açıklamalarında ‘PKK adıyla yürüttüğümüz faaliyetlere son verdik’ dediler. Biz bunun KCK, İran’da PJAK, Suriye’de YPG-PYD gibi farklı isimler altında faaliyet gösteren bir yapı olduğunu ancak bütün unsurların silah bırakmasıyla bu konunun ciddiye alınabileceğini vurguladık. Her şey resmi platformlarda konuşulur ama ömür boyu hapis cezası almış bir terör örgütü liderinin başını çektiği bir süreçten Türkiye’ye bir hayır gelmez” diye ekledi.